
Roman, İnsan hakları ve demokrasinin beşiği Fransa’da hayatlarını sürdüren Albert ve Sabrina’nın özellikle 20. yüzyılda dünyanın muhtelif bölgelerinde yaşanan katliamlara karşı tepkilerini ele alan, medeni dünyanın iki yüzlülüğünü, karanlık düzeni ve insanlığın bu katliamlara karşı tepkilerini eleştirmektedir.
Ruanda’lı göçmen bir ailenin çocuğu olan Albert tıp doktoru ve insan hakları aktivistidir. İnsanlığın yaşadığı tradejedileri önemseyen ve bunların önüne geçmeyi amaçlayan toplumsal çalışmalara katkı sunarken, kendisi gibi tıp doktoru olan eşi Sabrina ise, bu konulara sırt çevirmiş; hayat ideali, eşiyle mutlu bir hayat sürmektir. Albert, Sabrina ve Sabrina gibilere çok sert eleştiriler getirmekte ve insanlığın yaşadığı acıları(insanlığın sebep olduğu) sürekli olarak yüzlerine vurmaktadır.
Albert, insanlığın bir kısmının yoksulluk,savaşlar, hastalıklar içerisinde yaşamanı sürdürürken, diğer dünyanın varlık içinde yaşamasını tuhaf karşılıyordu. Dünyada bütün insanlara yetecek kadar kaynak varken, dünyanın bir kısmının yoksulluğa, çatışmalara mahkum edilmesini medeni dünyanın iki yüzlülüğü olarak değerlendiriyordu. Ve farkındaydı Albert tuhaflığın, bu işte ‘Bir Tuhaflık Var’ diyordu ve dünyanın yüzüne vuruyordu tuhaflığı.


